Millet İttifakı’nı dağıtan Erdoğan’ın asıl hedefi CHP-HDP arasına duvar!

Millet İttifakı’nı dağıtan Erdoğan’ın asıl hedefi CHP-HDP arasına duvar!
10.07.2018 - 09:01
1443

 İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “PKK’nın siyasi temsilcilerini TBMM’ye CHP taşıdı” diyerek, CHP il başkanlarının şehit cenazelerine alınmaması yönünde valilere ilettiği talimat ile fitili ateşlenen yeni siyasi taktik, CHP’yi HDP ile korkutma, HDP’yi yalnızlaştırıp, CHP’yi de baskılama üzerine kuruldu.

Bu yaklaşım, AKP sözcüleri tarafından sıklıkla yinelenirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda CHP seçmenine, üyelerine dönük çağrısı, yerel seçimler öncesinde izlenecek yeni siyasi stratejiyi de netleştirdi.

Erdoğan açıklamalarının önemli bölümünde CHP’yi hedef alarak şöyle dedi:

“CHP, bölücü terör örgütünün güdümündeki partiyi barajın üstüne taşımak için kendisine oy verenlerin bir kısmını oraya yönlendirildi. Gerçi bunlar 1991’deki seçimde de benzer bir yola başvurmuşlardı. Bölücü örgütün güdümündeki siyasiler, ilk defa Meclis’e ayak bastılar. Bugün de Meclis’te milletvekili olarak yerlerini alacaklar.

Milletini seven her CHP’li vatandaşımızı, bu utanç için partisinin yönetiminden hesap sormaya davet ediyoruz. Şayet CHP bu hesaplaşmayı kendi içinde yapmazsa, bölücü örgütle ana muhalefet arasındaki bağ taktik olmaktan çıkıp, esas haline dönüşecektir. Bir şeyin aslı varken kopyasına gerek yoktur. Böyle bir durumda CHP’nin varlığının da anlamı kalmayacaktır.

Türkiye’nin en eski partisini, batıdaki bir avuç marjinalin ve yurt dışındaki terör örgütü yöneticisinin oyuncağı haline getirenlerden hem bu millet ve tarih açık ve net hesabı soracaktır. Biz bu ikazı CHP’nin içişlerine karışmak için değil, milletimizin tüm fertleri gibi ana muhalefete oy veren kardeşlerimize karşı da sorumluluğumuzun gereği olarak yapıyoruz. Sonuçta karar bu partinin kendi mensuplarına, seçmenlerine aittir.”

Erdoğan’ın bu sözlerinin bir gün öncesinde ise adeta apar-topar, alelacele “Millet İttifakı’nın bittiği, ömrünü tamamladığı, CHP ile İttifak yüzünden oy kaybettiklerine” ilişkin açıklamalar iki partiden de geldi. CHP’den ise bu açıklamalara “Üzücü. 15 vekil vererek seçime girmelerini sağladığımızı, seçimde de yüzde 9,96 oy aldıklarını unutmasınlar. Asıl İYİ Parti’nin ve 2 vekillerini TBMM’ye taşıyarak temsil olanağı sağladığımız SP’nin bize vefa borcu var” yanıtı geldi. Giderek Millet İttifakı dağıldığı gibi, karşılıklı açıklamalarla bundan sonrası için “ilkeler üzerinde işbirliği” sürecine ilişkin mesafe de hızla açılıyor.

Erdoğan ve AKP’nin gerek seçim kampanyasında gerekse seçim sonrasında İYİ Parti ve SP’ye yönelik CHP ile işbirliği, ihanet, Demirtaş ve HDP’ye, teröre destek vb. ithamları  iki parti üzerinde istenen sonucu vermiş görünüyor.

Oysa seçim öncesi açıklanan 10 maddelik ittifak deklarasyonunda Millet İttifakı’nın “ilkeler üzerine” inşa edildiği, iyileştirilip-güçlendirilmiş parlamenter  sisteme dönüş, bağımsız yargı ve adaletin tesisi, demokratikleşme için işbirliği yapılacağı vaat edilmişti.

AKP ve Erdoğan’ın “terörle bağlantı ve terör örgütünün siyasi uzantılarına  TBMM’de temsil olanağı sağlama” ithamlarına CHP’den sert tepkiler gelse de Erdoğan ve AKP sözcülerinin, MHP’nin, hatta bundan böyle İYİ Parti’nin de benzer söylemleri CHP ve HDP’ye yönelik olarak kullanacakları anlaşılıyor.

Erdoğan’ın yeni dönemde MHP ile işbirliğinin TBMM’de devam edeceğini, Cumhur İttifakı’nın sürdürüleceğini açıklamasına karşın, muhalefet ittifakının daha meclis açılmadan dağılması,  baştan beri “zayıf halka” olarak görülen İYİ Parti üzerinden yürütülen baskılamayla CHP ile işbirliğinden uzaklaştırılması başarıldı. Şimdi sürecin yeni hedefi ve öncelikli olanı HDP’yi tecrit ve yalnızlaştırma, CHP ile olası işbirliklerinin yollarını kapatmaya dönük.

Erdoğan ve AKP-MHP’nin sürekli şekilde HDP’yi terör bağlantılı, ‘CHP’yi de terör örgütüyle bağlantılı partiyle bağlantılı’ göstererek kilitleme ve yerel seçimlere kadar bu algıyı daha da güçlendirerek geriletme stratejisine yöneleceği açık.

TBMM’ye giren HDP üyelerini terör örgütü bağlantılı ya da örgüt üyesi gösterme çabalarının yoğunlaştırılması, TBMM açıldıktan sonra HDP’yi tecrit siyasetinin öne çıkacağını gösteriyor.

Diğer yandan  AKP+MHP birlikteliğinin TBMM’de ulaştığı 344 sayısı, HDP’li vekiller hakkında düzenlenecek olası fezlekelerin TBMM Genel Kurulunda süratle kabulü ve dokunulmazlığın kaldırılması için gerekli sayıyı karşılıyor, hatta aşıyor. Önümüzdeki dönemde HDP’li yeni vekiller üzerinde dokunulmazlık kaldırma, gözaltı, tutuklama vb. uygulamaların rutine dönüştüğüne sıklıkla tanık olacağız.

CHP de benzer argümanlarla HDP üzerinden sıkıştırılacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce ile Selahattin Demirtaş’ın oy toplamının yüzde 40’a ulaştığı göz önünde tutulduğunda, 2. Tur kaygısının neden derinleştiği  ve ilk turda seçimin bitirilmesine yönelindiği ortada.

Her ne kadar İnce ve CHP sözcüleri seçim sonuçlarını ani tavır değişikliğiyle, itirazsız kabul etse de Erdoğan’ın gerçekte Cumhurbaşkanlığını 750 bin -1,5 milyon arası bir oyla yüzde 50’nin aşılmasıyla aldığı rakamlara yansıyor.

O nedenle 2. Turda İnce’nin şansı, Erdoğan’a göre daha fazla idi ki, 750 bin- 1,5 milyon oy sayısı  İnce’nin “Oy çalındı mı? Evet çalındı. Ama sonuca etki edecek düzeyde değil. Aradaki fark 10 milyon” sözlerini tekzip edercesine, çok da büyük manipülasyona gerek olmaksızın, Erdoğan’a yüzde 50’yi aşma olanağının sağlanmış olabileceğini gösteriyor.

CHP PM üyesi Barış Yarkadaş’ın açıklamalarından, Erdoğan’a ilk turda yüzde 50’yi aşması için gerekli 1-1,5 milyon dolayında oyun kullanıldığı sandıkların kontrol dışında kaldığını anlıyoruz. Yarkadaş, PM toplantısında Bülent Tezcan’ın ‘50 bin sandıktan veri alınamadığını, 20 bin sandıkta da partili müşahit bulunmadığını’ söylediğini aktardı.

YSK’nın verilerine göre, sandık başına oy kullanan seçmen sayısı ortalama 300-350 olacak şekilde belirlendi. Bu durumda veri alınamayan, müşahit görevlendirilemeyen, kontrol ve takip dışı 50 bin sandıkta kullanılan oy sayısı 15 milyon düzeyinde. Bunun yüzde 10’unun bile  hileli, mükerrer ya da şaibeli olması, seçimin ilk turda sonuçlanması, Erdoğan’ın yüzde 50’yi aşması için yeterli.

Dolayısıyla yerel seçimlerde Doğu-Güneydoğu gibi HDP’nin yerel yönetimleri alma olasılığının yüksek olduğu iller dışında, örneğin İstanbul, Ankara, İzmir, Denizli, Adana, Mersin, Hatay, Antalya vb. illerde yapılacak CHP-HDP “çatı aday” işbirliği,  10’dan fazla Büyükşehir ve çok sayıda kritik il-ilçe belediye başkanlıklarını CHP’ye kazandırabilir.

HDP’nin Ege, Akdeniz, Marmara bölgelerinde aday çıkartmayıp, CHP adaylarını desteklemesi bu sonucu sağlayabilir. O yüzden Erdoğan, İYİ Parti ve SP ile bağlarını koparttığı CHP’yi daha da zayıflatıp geriletmek için bir yandan HDP’yi baskılayıp, terörle damgalarken diğer yandan CHP tabanı ve seçmenine çağrıda bulunarak, bugünden olası bir işbirliğinin yolunu kapatmak çabasında.

Kaldı ki yeni dönemde, HDP Doğu ve Güneydoğu’daki belediyeleri yeniden kazansa da artık seçilmiş başkanların, bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile görevden alınması, yerlerine yeniden kayyum başkanların atanmasının yolu ardına kadar açık.

Bu arada, Millet İttifakı’nın bir günde “tuz-buz” olmasının yanı sıra, İYİ Parti’nin hızla çözülme yolunda olduğu, TBMM’deki yemin töreni görüntülerine somut şekilde yansıdı. İYİ Parti’li bazı milletvekillerinin Bahçeli’nin elini öpmeleri, Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu gibi parti kurmayları ve Genel Başkan Yardımcılarının Devlet Bahçeli karşısında iki  büklüm, hürmetkâr halleri, uzun ve keyifli sohbetleri, bazı vekillerin yemin kürsüsünde genel kurulu MHP’nin bozkurt işaretiyle selamlamaları, çözülmenin, geçişkenliğin, müstakbel transferlerin ilk işaretleri.

Meral Akşener bu görüntülere ilk grup toplantısında sert biçimde tepkisini ‘ya sev ya terk et’ dercesine; “Ben siyasi nezaketi iyi bilirim. Ancak bu yapılan siyasi nezaket değildir. Partimize; FETÖ’cü, ipsiz sapsız diyen ve hatta genel başkanın namusuna kadar laf edenlere böyle hürmet göstermek siyasi nezaket değildir.  Bizim ilkelerimize bağlı kalacak olanlara yanımızda yer alabilir. Uymayanlar derhal İYİ Parti’yi terk etsin” sözleriyle ortaya koyarak el öpenlere adeta kapıyı gösterdi.

Ancak, Meral Akşener’in milletvekili olmaması nedeniyle ancak Salı’dan Salı’ya partisinin grubuna hariçten katılacak olması, TBMM grubunu kontrol etme ve MHP AKP’ye gidişleri önleme imkanının sınırlı olması açısından ciddi bir handikap.

Asıl Cumhurbaşkanı yardımcılarının ve kabinede görev alacak bakanların netleşmesiyle bu hafta, Erdoğan’ın yeni siyasi vizyonu ve yaklaşımı somutlaşmış olacak. Kabine için kulislerde ismi geçen Ethem Sancak, Nail Olpak gibi işadamlarının yanı sıra İstanbul Valisi Vasip Şahin gibi bürokratların dışında, İbrahim Kalın, Fahri Kasırga gibi Külliye kadrolarına da şans tanınıyor. Erdoğan’ın il başkanları toplantısında “partili olmayan bakanlar” vurgusundan 24 saat sonra bu kez “TBMM’den de kabineye bakan alabilirim” demesi, AKP Grubunda Süleyman Soylu, Berat Albayrak, Mevlüt Çavuşoğlu’nun isimlerini gündeme taşıdı.

Zülfikar DOĞAN

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums