Yolsuzluk, yüksek suç oranı, fakirlik, kutuplaşma: Brezilya’da faşist tehlike

Yolsuzluk, yüksek suç oranı, fakirlik, kutuplaşma: Brezilya’da faşist tehlike
11.10.2018 - 05:54
1052

 Çeviren: Deniz Barslan

denizbarslan@gmail.com

Brezilya’lı düşünce kuruluşu Igarapé Enstitüsü’nün kurucusu Robert Muggah, ülkede geçtiğimiz pazar günü yapılan devlet başkanlığı seçiminin ilk turunu aşırı sağ söylemleri kullanan aday Jair Bolsonaro’nun oyların yüzde 46’sını alarak kazanmasının sebeplerini, Brezilya’daki sosyal-siyasal durumu ve ‘faşist tehlike’ye karşı neler yapılması gerektiğini New York Times’a yazdı.

Son dönemde Avrupa’da başlayan aşırı sağın yükselişi, Güney Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’yı da etkisi altına almış, geçmişte Brezilya ordusunda yüzbaşı olarak görev yapan Sosyal Liberal Parti’nin (PSL) adayı Bolsonaro, 150 milyon seçmenin sandık başına gittiği seçimde oyların yüzde 46,3’ünü almıştı.

Solcu İşçi Partisi’nin adayı Fernando Haddad ise yüzde 29’la ikinci sırada yer almıştı.

Seçimin ikinci turu 28 Ekim’de yapılacak.

Muggah’ın seçimden bir gün sonra New York Times’da yayımlanan yazısı şöyle:

Aşırı sağcı bir popülist, dünyanın en büyük dördüncü demokrasisinin başına geçmeye hazır görünüyor. Eski bir yüzbaşı olan Jair Bolsonaro, pazar günü ilk turu yapılan Brezilya başkanlık seçimlerinde oyların yüzde 46’sından fazlasının sahibi oldu. 28 Ekim tarihinde yapılacak olan ikinci turda rakibi, oyların yalnızca yüzde 29’unu alabilen İşçi Partisi adayı Fernando Haddad olacak. Haddad’ın diğer sol ve merkez adayların desteğini alması halinde bile Bolsonaro’nun yükselişini durdurması oldukça güç olacak.

Brezilyalılar; hayal kırıklığına uğramış, kırgın ve sinirli haldeler. Bolsonaro’nun yükselişinden önce de güven vermeyen siyaseti, yayılan yolsuzluğu, ekonomik durgunluğu ve olağanüstü seviyedeki suç oranlarını protesto ediyorlardı. Her ne kadar anketler vatandaşların büyük bölümünün demokrasiyi desteklediğini gösterse de halk daha önce hiç olmadığı kadar bölünmüş durumda. Toplumun yarısından fazlası, ‘sorunların çözülmesi’ halinde anti-demokratik hükümeti destekleyeceğini itiraf ediyor. (Bolsonaro da bu görüştekilerden biri. Kaybetmesi halinde seçim sonucunu tanımayacağını açıklamıştı.)

Bolsonaro (Fotoğraflar: Reuters)

Brezilya’nın demokrasisi uçurumun kenarında sendeliyor ancak çöküşü de kaçınılmaz değil. Demokrasinin yenilenmesi ve eskisinden iyi hale getirilmesi; sağduyu, hoşgörü ve çözümü imkansız gibi görünen ayrışmalarla yüzleşme cesaretini gerektiriyor. Seçimi ikinci turda kim kazanırsa kazansın, önümüzdeki hafta ve aylarda kutuplaşma derinleşecek ve nefret yükselecek ancak bu durum, gelişmeci bir ortak zeminde hareket etmenin ve Brezilya’nın gerçek sorunlarının çözülmesinin önemini azaltmıyor.

Seçim, Brezilya’daki siyasi bölünmenin geldiği noktayı ortaya koyuyor. Ülkedeki kutuplaşma; her yaşı, cinsiyeti ve sınıfı etkileyecek derecede kişiselleşmiş durumda. Pek çok kişi; ailelerinden, kardeşlerinden veya iş arkadaşlarından Bolsonaro’yu destekleyenlerin, her daim ‘gizli otoriterler’ olup olmadığını merak ediyor. Karşıtlarıysa eski yüzbaşının kampanyasının ortaya çıkardığı şiddetli öfkeden dolayı endişe ve korku içinde görünüyorlar.

Bolsonaro’nun başarısı, paylaştırma konusundaki yeteneğine çok şey borçlu. Destekçilerinin büyük bölümü-tabanını oluşturan genç erkekler başta olmak üzere- eski yüzbaşının yolsuzluk ve komünizmle olan savaşına son derece bağlı. Orta sınıf kadınlar da dahil diğer destekçileriyse “Suça müsamaha yok” söylemiyle ilgililer. İş dünyasından bazı elitlerse Bolsonaro’yu-yol arkadaşı, emekli general Antonio Hamilton Mourão ve piyasa destekçisi mali danışmanı Paulo Guedes’le birlikte- solcu İşçi Partisi ve şu anda tutuklu bulunan eski Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın geri dönüşüne karşı bir siper olarak görüyorlar.

Yaşanan dağılmanın sorumlusuysa ülkedeki üç büyük siyasi parti. Hem Lula hem de halefi Dilma Rousseff ülkeyi yönettikleri 13 yıl boyunca,-özellikle ‘Oto Yıkama’ soruşturmalarıyla ortaya çıkarılan yolsuzluk skandallarıyla karşı karşıya kaldıklarında-sürekli ‘onlara karşı biz’ retoriğine başvurdular. Diğer iki ana akım parti P.M.D.B. ve P.S.D.B. de 2016 Ağustos’unda Rousseff’i koltuğundan azletme yönünde oy verdiklerinde ülkeyi büyük bir ayrışmanın içine attılar. Rousseff’in seçmenlerince yasa dışı bir darbe olarak görülen suçlama Brezilyalıları daha da böldü.

Bolsonaro şu anda Brezilya’nın demokrasisine karşı en büyük varoluşsal tehdidi temsil ediyor. Başkent Brasília’daki bataklığı kurutacağına ve asayişi şiddet yoluyla sağlayacağına neşeyle gülerek söz vermişti. Ancak ikinci tur yaklaşırken Brezilyalıların onun kayıtlarına yakından bakması gerekiyor. 30 yıla yakın süredir, önce Belediye Meclis üyesi, ardından da milletvekili olarak yedi dönemdir siyasetin içinde olan Bolsonaro, bu süreçte yalnızca iki kanun teklifinde bulundu. Otoriterlik yanlısı bir toplumsal tepkiye liderlik etme yeterliliğine sahip olmasına karşın, koalisyon kurmaya bağlı çok partili bir ortamı yönetebileceğine dair pek çok şüphe var.

1964’ten 1985 yılına kadar hüküm süren askeri diktatörlüğü yol arkadaşıyla birlikte gururla savunan Bolsonaro, bu dönemin tek eksiğinin daha fazla insanın öldürülmemesi olduğunu söylemişti. Ekibi, suçu şiddetle önleme yanlısıyken o da öldürücü güç kullanması için polisin yetkilerinin genişletilmesini, ceza ehliyeti yaşının 18’den 16’ya düşürülmesini ve idam cezasını geri getirilmesini açıkça destekliyor. Dinin, kamusal yaşama daha çok dahil olmasının da savunucusu. Geçen yıl, Brezilya’nın Hıristiyan bir ülke olduğunu, seküler devlet diye bir şey olmayacağını ve aynı fikirde olmayanların ülkeyi terk etmesi ya da çoğunluğa boyun eğmesi gerektiğini söylemişti. Başsavcı; nefret söyleminde bulunduğu, Afro-Brezilyalı toplumuna, yerli halklara ve terörist olarak tanımladığı topraksızlık hareketlerine karşı açıktan düşmanca tavır gösterdiği gerekçesiyle kendisi hakkında tekrar tekrar suç duyurusunda bulundu.

Brezilyalılar; Macaristan, Polonya ve Filipinler’deki popülist otoriterlerin yolundan gidip ayrışma siyasetine ve basit çözümlere yönelebilir ya da genç demokrasilerini koruyup yenileyebilirler.

Öncelikle, Bolsonaro ve fanatiklerini kısa vadede geriletip mağlubiyete uğratacak geniş kapsamlı bir cephe kurmaları gerekiyor ancak bu iş çok kolay olmayacak. Bolsonaro’nun partisi seçim öncesi sekiz olan milletvekili sayısını 52’ye yükseltti. Dahası, eski yüzbaşı, İşçi Partisi’ne ve bulaştığı yolsuzluklara duyulan antipatiyi iki katına çıkardı.

Rakibi Haddad’ın, başta Bolsonaro’yu desteklemesi muhtemel pek çok P.S.D.B seçmeniyle olmak üzere bir koalisyon kurması zor olacak.

Belirleyici soru, Brezilyalıların Bolsonaro’nun anti-demokratik söylemlerinden duyduğu korkunun İşçi Partisi’ne olan nefretten büyük olup olmadığı olacak. Bundan sonra ne olacağını kestirmek zor olsa da kesin olan şey Brezilyalıların kendi kuşaklarının en zorlu mücadelesiyle karşı karşıya olduğu.

Bu yalnızca kısa dönemlik durum. Eğer Brezilyalılar demokrasilerini yenilemeyi gerçekten istiyorlarsa yalnızca Bolsonaro’ya karşı oy kullanmaktan fazlasını yapmalılar. En azından daha kapsayıcı siyasi partiler kurmalı, yeni kuşak genç liderleri desteklemeli ve empati, anlayış ve saygıya dayalı köprüler kurmalılar. Başarısız olmaları halinde, zemin Bolsonaro gibi otoriterler için elverişli olmaya devam edecek.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums