Murat BELGE
Murat BELGE Gazete: T24 & BİRİKİM

Hrant turnusolü

  • 24.01.2012 00:00

 Hrant’ın davasının birinci aşaması beş yıl sonra malûm kararla bitince, hepimiz, onun öldürülüşünün ertesi günündeki duyarlığımıza döndük. Hrant’ı tanımış, onunla arkadaşlık etmiş olanlarımız için zaten zamanın bu olayı küllendirmesi diye bir şey sözkonusu değildi. Zaten hep o günkü vuruculuğuyla yaşıyorduk bu pis cinayeti.

O günlerde yürüdük İstanbul’da; o günlerde o türkücülerin “Ogün”lü “Yasin”li şarkıları piyasaya çıktı –malûm bayraklı resimle birlikte.

Bu olay, yetmiş milyonluk bu toplumun içinde yaşattığı iyilikleri de, olanca ufuneti de ortaya dökecek diye düşündüğümü hatırlıyorum. Yazdım mıydı bunu, orasını hatırlayamıyorum; şimdi, olaydan beş yıl sonra, durum aynen devam ediyor. Edecek tabii, toplum bu, öyle üç günde, beş günde değişecek bir şey değil.

Hrant, tabii, çok güçlü bir kişilikti; karşısında “nötr” tavır alması güç bir insandı. Tanıyıp da sevmeyen olduğunu pek sanmıyorum, çünkü kendisi insanlara önce sevgiyle bakan biriydi. Ama belirli önyargılar çerçevesinden onu görenlerin de sıkı bir nefret duymaları kaçınılmazdı.

Şimdi, bugün öğreniyorum ki, TV kanalının birinde, bir sözümona komedi programında, kız oğlana “Amma da Hrant’sın sen,” diyor; oğlan da kıza, “Evet, Hrant’ım, çok rahatım” diye cevap veriyor! Bu latif şakayı da Hrant’ın öldürüldüğü güne rastlatmak fırsatını kaçırmıyorlar.

Onlar bunu yapıyorlar, çünkü bunun alıcısı var bu toplumda. Olduğunu internette falan, böyle “itiraf”ların gırla gittiği, insanların makyajsız, sansürsüz konuştuğu yerlerde görüyoruz. Ama yalnız oralarda değil, örneğin bütün bir devlet mekanizmasının Ermeni öldürten mensuplarını koruma refleksinde ve iktidar partisinin bunu görmezden gelebilme rahatlığında da görebiliyoruz.

Gayrımüslim azınlıkları bu memlekette yaşatmama, hele mülk sahibi olmalarına kesinlikle göz yummama politikası: İttihat ve Terakki’nin “devlet politikası” haline getirdiği bu çok temel yaklaşım. Bunun sönük uzantısı Ege’den Rum kaçırma girişimleri ve pırıl pırıl sonucu, 1915. Ardından, savaş sonu curcunasında ne olduğu tam da anlaşılamayan Mübadele; otuzlarda, Trakya’da Yahudiler’in başına gelenler; ikinci savaşta, yeniden “devlet politikası” olarak yüzeye çıkıveren Varlık Vergisi; o politikaların çoğuna muhalif olan DP’nin elceğiziyle hepimize armağan ettiği 6 Eylül! Devlet politikasının “necip halkımız”da bulduğu yankı.

Uzatmayalım. Böylece Hrant Dink’e kadar geliyoruz. Tarihte ilk kez onunla, o büyük cenaze yürüyüşü gerçekleşiyor ve şu saydığım listede olanlardan hoşnut olmayan insanların bu ülkede, hem de bayağı kalabalık bir biçimde yaşadıkları ortaya çıkıyor.

Ama öbürleri de var. “Amma Hrant’mışsın” diye “şaka” yapan birileri de var.

Merak ettiğim, bunları üreten resmî “yeniden-üretim” mekanizmalarının devam edip etmediği, edip etmeyeceği.

Kemalist milliyetçilik bunu yaptı. Yaptığı içindir ki 1915’in hesabı görülmedi ve o saydığım liste de oluştu. Şimdi bu yeni dönemde bunun Müslümanca’sı olacak ve devam edecek mi? Yoksa, yeniden-üretimin resmî mekanizmaları duracak ve böylece nefret üretimi birtakım yazar-çizerlerin ve sivil toplum kurumlarının (başta “aile”) ideolojik yeniden-üretimine katılacak, dolayısıyla yavaş yavaş sönecek mi?

Bugünkü durumun, geçmişe oranla iyi gözükse de, dünya tarihinin neresinde olduğumuz düşünülünce, epey vahim olduğu kanısındayım. Bu bir “azınlık düşmanlığı”, “aşırı milliyetçilik” falan filan sorunu değil, doğrudan doğruya bir “eksik insanlaşma” sorunu. Onun için de çok vahim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums